Denizler dünyadaki yaşamın sürdürülebilmesinde hayati rol oynamaktadır. Bu kapsamda deniz kaynaklarının önemi giderek arttığı gibi, uluslararası ticaretin %90’ı da deniz yolu ile gerçekleştirilmektedir. Günümüzde denizler için etkili bir yönetim ve hukuki rejim oluşturmak, insanlığın ortak bir sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle denizlerde ortak menfaatlerin korunması için pek çok konuda uluslararası andlaşmalar akdedilmektedir. 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konvansiyonu bu andlaşmaların temelini oluşturmakta ve kıyı devletleri ile uluslararası toplumun menfaatlerini dengeleyecek şekilde bir hukuki rejim ortaya koymaktadır.
Türkiye bu Konvansiyon’a taraf olmamakla birlikte Konvansiyon’un pek çok hükmüne örf adet hukuku olarak riayet etmektedir. Nitekim üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz açısından uluslararası deniz hukukunun önemi Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunlar ve Ege Deniz’ine ilişkin olarak ortaya çıkan problemler dikkate alındığına güncelliğini korumakta; deniz çevresinin ve denizde yaşayan canlıların korunması, denizlerdeki kültürel varlıkların korunması, balıkçılık ve Türkiye’nin Dünya denizlerindeki enerji kaynaklarıyla ilgili egemenlik yetkilerinin belirlenmesi gibi pek çok hukuki konu da Türkiye için önem arz etmektedir. Bu açıdan program, uluslararası deniz hukukunun güncel sorunları ve gelişmeleri konusunda katılımcıları bilgilendirmek açısından önem taşımaktadır.
Uluslararası Deniz Hukuku Yaz Okulu Akademisi ile katılımcılara uluslararası deniz hukuku hakkında genel bir bilgi vermek, bu alanda ortaya çıkan sorunlar ve uyuşmazlıklar ile ilgili olarak farkındalık yaratmak ve Türkiye’nin uluslararası deniz hukuku alanındaki yerini belirlemek amaçlanmaktadır.
Uluslararası deniz hukukunda meydana gelen yeni gelişmeler deniz ticareti hukuku ile uluslararası deniz hukuku arasındaki çizgilerin giderek azaldığını ve her iki hukuk disiplinini ilgilendiren hukuki meselelerin arttığını göstermektedir. Bu çerçevede Programın amaçlarından biri de uluslararası deniz hukuku ile deniz ticaretinin kesiştiği noktaları belirleyerek bu konulardaki gelişmeleri aktarmaktır.
Program ile katılımcılarımız uluslararası bir ortamda, alanında uzman hukukçular ile tanışma fırsatı yakalayacak ve kendilerini geliştirme imkânı sağlayacaklardır.
Programın bu seneki ana teması, 2022 yılının Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yürürlüğe girişinin 40. Yılı olması nedeniyle “UNCLOS: 40 Years Later” olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin müzakereleri sırasında ortaya çıkan farklı menfaat grupları ve Sözleşme’nin akdinde rol oynayan hususlar, Sözleşmeyi taraf olmayan ülkelerin Sözleşmeyi yaklaşımı ve deniz hukuku alanındaki uygulamaları ele alınacak ve yürürlüğe girişinden bu yana Sözleşme’nin etkin bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı, günümüzde ortaya çıkan iklim değişikliği ve teknolojik ilerlemeler karşısında eksiklik taşıyıp taşımadığı alanında son derece tanınmış uzmanlar ve uygulayıcılar tarafından tartışılacaktır.
Bu çerçevede farklı deniz alanları ve kıyı devletlerinin deniz alanlarındaki egemenlik yetkileri, deniz alanlarının sınırlandırılması, denizlerin özgürlüğü ilkesinin yansımaları, bu kapsamda karasularından zararsız geçiş hakkı, deniz altı kablo ve boru hattı döşeme hakkı, denizde bilimsel araştırma yapma hakkı gibi haklar; deniz hukukunun gelişiminde uluslararası kurumların rolü, Uluslararası Adalet Divanı ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Mahkemesi’nin içtihatları, Kıta Sahanlığını Sınırlandırma Komisyonu’nun uygulamaları; Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun deniz hukuku alanındaki çalışmaları; deniz çevresinin korunması, balıkçılık, denizaltı kültürel varlıkların korunması, polar denizler ve uyuşmazlıkların çözüm yolları Akademi’nin bu seneki konuları arasında yer almaktadır.
Programdaki tüm dersler İngilizce olarak verilmektedir.
Program iki hafta sürecek olup, 18 Temmuz - 29 Temmuz 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Katılım ücreti 4000 TL'dir